11 Kasım 2010 Perşembe

İNSANIN EN SÜPERİ SENSİN

insanlar kendini çok önemsiyor.
bak mesela ben blog filan yazıyorum, sanki birisi ''hımm yazıların çok güzel gel bunu sanal aleme yaz da tüm dünya ulusları faidelensin'' demiş gibi.
niye bu kadar önemsiyoruz ki? yani biz kimiz lan? biz kimiz olm? mahsun kırmızıgül veyahut ne bileyim sergen yalçın filan olsak neyse de. bunlar da aklıma ilk gelen isimler hale bak. uzaylılar beni kaçırıp ''dünyanın önemli insanlarını bize say'' dese telaşla aklıma bunlar gelcekmiş demek ki. neyse.

konu neydi? hah, şimdi bu insanlar kendini bu kadar önemsemese bence dünya daha yaşanılası bi yer olur. bak mesela sen bi yerde , böyle nezih filan bi kafe mesela, oturuyosun arkadaşlarınla. böyle muhabbet güzel, nüktedan bi yapıda herkes, arada bi masadan ''hah hah hao değil mi mirim hah ha'' gibi kahkahalar filan yükseliyor. böyle herşey iyi güzelken arkana işten çıkmış 30-35 yaş arası 6-7 ''iş insanı'' gelip oturuyor kadınlı erkekli. böyle siyah takımlar filan. sonra bi kaç dakika sonra seni rahatsız eden bi ses duyuyosun, gittikçe artan ve sürekli bişeyler isteyen bir ses. ŞIMARIK ÇOCUK SESİ !!!!!

bu çocuklar genelde okul öncesi veya en fazla 3. sınıf seviyesinde kalifiye moronlardır. hobileri arasında annesi ve babasından ısrarla ve bağıra çağıra bi şeyler istemek, her istediğini elde etmek,  amaçsızca koşturup durmak ve annesine küfredilmesini sağlamak vardır. genelde hafif kilolu kumral olurlar ve üzerlerinde , artık dönemin popüler çizgifilmi ne ise onunla ilgili kıyafetler filan vardır.

bu arkanıza oturan moron benim çok yakından tanıdığım bi tip. bu moron kreşten veya okuldan sonra anne veya babasının işyerine gelmiş olan çocuk modelidir. ben de okuldan sonra filan baya bi gitmiştim annemin babamın yanına. fakat ne ben şımarık bi çocuktum ne de morondum. az biraz denyoydum ama kesinlikle moron değildim. bana moron diyenle de sabaha kadar tartışırım ve gittiğim yer de  pembe dosyalı ''devlet dairesi''ydi. nereye şımarıyosun allaşkına (memur çocuğu sendromu) 

ama bu çocuk öyle değildi. o kendini fazla önemseyenlerin çocuğuydu. o yüzden doyasıya moronluk yapabiliyordu. çünkü bu gibi ailelerde çocuk evin en önemli varlığıdır. ama sevgiden dolayı filan değil, dünyadaki değerinden dolayı. dünyanın diğer çocuklarından daha üstündür, daha mükemmeldir filan. çünkü neden? çünkü anne babası da dünyanın geri kalan insanlarından daha süperseldir daha muhteşemdir, en iyi şeyleri hakeder. bu sebeple çocuğunu da böyle görür. işte gördünüz mü kendini çok önemsemenin nesilden nesile aktarımı nasıl gerçekleşiyor. anne ve baba kendini fazla önemsediği için çocuklarına da o bilinci aşılarlar. sen en özel çocuksun derler, diğerlerinden daha zekisin daha güzelsin daha süper bi geleceğin olacak filan. oysa ki o kişi büyüyüp dünyanın en sıradan insanı olduğunda fazla beklentiden kendi kendine infilak edecek. onu bilmiyorlar işte. varsa yoksa farklılık, özellik. sanki sevişe sevişe dünyanın tüm mükemmel insanlarından oluşan bi toplama albüm gibi bişey yaptınız. earth song by various artists oldu sanki çocuk. bırak allaşkına.

arkanızda oturan çocuk sürekli bağırıp salak salak sesler çıkararak sizin muhabbetinizin içine sıçar. ana baba ve arkadaş grubu ise ''hah hah hah ne haylaz canım, haylaz çocuk zeki olurmuş, fersan oğlum otur hadi yemeğini ye, bağırma bakim hah hehaha haehö, fersaaaann gel oğluşum buraya, bağıra bağıra koşma, yada koş bana ne ya ben sadece içimi rahatlatmak ve insanların beklentilerini karşılamak için sana otur filan diyorum, yoksa umrumda değil insanları rahatsız mı etmişsin, moronluk mu yapmışsın hah hah hah'' filan der, öyle ortamın içine sıçarlar kalkana kadar.

fersan ise hep koşar. hep kendini özel hisseder. insanlara da bunu yansıtıp öyleymiş gibi davrandığı için, insanlarda da bi yanılgı yaratır. çünkü öyle sunar sana kendini,tiyatrocu gibi düşün, sen tiyatro oyuncusuna ''burda kral lear'ı oynuyosun ama önceden de keşanlı aliydin sen, bilmiyo muyuz sanki'' diyebilir misin, onun gibi işte durum. ama hep kendini fazla önemseyen ama sıradan bir insan olduğunu farketmeyip insanların canını sıkan bi tip olur.

ben de çocukken kendimi leopar sanıyodum sayın okur. ama bu kadar götüm kalkmamıştı benim bile. kamufle olduğumu ve avıma(babamın gazete okurken salladığı bacağı) yaklaşırken hiç kimse tarafından görülmediğime, öldürmeye programlandığımı filan sanardım.

en azından hiç bi zaman en özel hissetmedim lan, en farklı veya.

diyeceğim odur ki; çocuklarımızı farklı, özel bi insan olamasalar da sıradan fakat düzgün bir insan olabileceklerini anlatarak büyütelim.

kendilerini leopar sananlar olursa, elleşmeyin lan, eğlensin sabi... 

çünkü leoparlar ormanların yalnız prensidir...


inanır mısın konuyla hiç bir alakam yok...
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder